Bugün, yalan söyleyen ve gerçekçiliği olmayan, allanmış
pullanmış siyasete teslim olunuyor gibi. Post-Truth kavramıyla yani gerçek
ötesi şeklinde açıklanıyor, bu durum da. Aslında Post-Truth, yalanın ve aldatmanın
bir nevi felsefesidir, mühendisliğidir. Halkı, zaaflarından yakalar, onlara
amigoluk eder, ciddiyetten uzaklaştırır, zihinleri boş yere meşgul eder. Yalın
ve saf değildir, bulanıktır. Ve geride yapılması gereken ama yapılmamış işler
de bırakır.
Bu felsefenin tarihî köklerine bakalım.
Yalan kavramının hangi medeniyet ve uygarlıkta nasıl
karşılandığını görelim.
Bizim için ilk kaynak Kur’an’dır. Ve ona göre yalan
söylemek, haramdır. Buharî ve Müslim Sahihleri’nde ise şöyle
söylenir: ‘İnsanların söylediklerinden hiçbir şeyde yalana ruhsat verildiğini
işitmedim; ancak şu üç durum müstesna: 1. Harpte 2.İnsanların arasını bulmada
3. Kadının kocasına, kocanın da karısına karşı ailenin düzeni için
söylediklerinde...’
Siyasette bu üç durum da bulunmaz. Devlet işlerinde
halkına karşı yalan konuşmanın ve yanıltıcılık yapmanın günah olmaktan başka
durumu yoktur.
Farabî ve Yusuf Has Hacib de, siyasette, devlet
adamlarının tabiat bakımından doğruluklarını ilk şart olarak koşar.
Batı dünyasında ise, Platon’un ‘kutsal yalan ‘ kavramı
vardır. Buna göre tabiplerin ve hükümdarların yalan söylemeleri mübahtır. Post-Truth
siyaset alanına nasıl geçildiğinin izi de
bence burada aranmalıdır. Post-Truth kelimesinin zihinsel olarak Batı dünyasına
ait bir biçim ve anlam dünyası vardır.
Gerçek ötesi demek bizde hakikate denk gelir. Aşkınlığı
söyler. Gerçeği daha da pekiştirir. Ama Batı dünyasında aynı kavram ‘algı’ katına varıyor. Bir şeyin nasıl olduğu
değil, nasıl algılandığı daha önemli hale geliyor.
Bu siyaset tarzında, şarkıcıları da komedyenleri de ülke başkanı
olarak görebilirsiniz.
Amigo tarzı siyaset felsefesini besler. Ve bu felsefenin, sömürgeleştirilmiş üçüncü dünya ülkelerine mahsus jelatin kılığına
bürülü siyasetçileri de vardır.
Bize ciddi, akıllı ve düşünen insanlar lazımdır. Ülkesini
bir ideal üstünde geleceğe taşıyan, halkı adına bilgece, sakince ve derince iş
gören Xi Jinping gibi devlet adamları gereklidir.
Adem KALAN