21 Nisan 2019 Pazar

ŞEYH İBRAHİM EBÛ ZARBAY


Söyleyeceklerini içine ağaç gibi dikerdi, söz sepetiyle de meyveleri hasat eder, konuşurdu.

Ve insanlara en iyilerini ve gıdalılarını sunardı.

Onun az ve derin söylemedeki özelliği, biraz da insan sesinde indirmek gibidir gökteki güzelliği.

Onu görenin gelirdi içinden herhalde, Harar'a akmış sevgi kurnası, diyesi.

Hüzün obası bir erenimiz. Aşkın Gazze’si de diyebiliriz.
Zarbay’ın kalbi, aşkın kesesi. Ruhtaki mânanın dünya bedenindeki estetiği.

Duruşu: Gül ağızlı bir haber gibi. Yere doğru uzanan öz ve kök boğumlarını göstererek belli katlardan sonra mânadan çıt yok demesi, sanki.

Bilir erenler ulu haberlerdeki özellikleri. Ne kadar sonsuzsa anlam, o kadar sağlam olur temelleri.

Bu gönülden hisseden yürekleri, şanlı yaratılar bilmeli.

***
Hayat, nasıl akarsa aksın. Aslında sen bir sonsuzluk sanatısın.

Bu erenimize bakarak kalemim desin: Mezar derin bir sin. Bedence biz tabiatı bir ömür yedik. Şimdi o da bizi yesin. Aklı başında olan, ölümü sezsin, bir daha kullanmayacağı sesini ve damak zevklerini bir kenara koysun.

Y.T.