Bistami
deyince, odayı aydınlatan kandilin haram karışmış yağının, alevin stresinden
bilinmesi var.
Aşkta dibe indikçe dibin de inmesi ...
Dualarıma çiçek iliştirip Allah’a
gönderesim, ellerin ilahi bilgiler gibi ellere değmesine inanasım var.
Gurbete çıkmış gurbet duygusuna gel diye el
edesim var.
Zihnimde bilgiler, bilindikçe keyifleri
yerindeler...
Dünyaya hep aynı yerden çıkıp gelen zaman
elçisi kışa inat, yol içinde yollar, zaman içinde zaman, soğuk içinde fokur
fokur kaynayasım var.
Rüyadan, düşün kapısını kapamadan çıkasım
var.
Mekke’den, Medine’den; Mevlânâ’dan,
Yunus’tan, Hallac’dan; aşktan, akıldan; gökten, yerden... kırk yamalı, kırk
rahmani vitaminli bir rüzgâr olup kalplere, tenlere değesim var.
Kulaklarımın, Bistami’nin yüzlerce yıl
öncesi sesini çıkıp arayası var.
Aşkın, duygumdan girip metinlerimden çıkası
var.
Ben seni tam olarak diyemem, ölçemem. Bir
şeyi ölçmek anı ister, bilirim.
Sadece uzaktan sana bakarım, gözlerimle
tarihteki aksinden, içimde bir Bistami düzeni kurarım.
Ve âşıklığın, sonsuzluk temsili bilirim.
Âşıkları kırağı çalmaz, hakkını helal et, derim.
Bistami deyince, otlara göklere kalplere
sevinç tadında anılar serpen bir yel gibi değesim; insanlıktaki ham halleri
göre göre olgunlaşmış fikirlere, arı olup konasım var saf iyiliğin ve aşkın
çehresine, özüne.
Y.T.