21 Nisan 2019 Pazar

BÂYEZÎD-İ BİSTÂMÎ


Bistami deyince, odayı aydınlatan kandilin haram karışmış yağının, alevin stresinden bilinmesi var.

Aşkta dibe indikçe dibin de inmesi ...

Dualarıma çiçek iliştirip Allah’a gönderesim, ellerin ilahi bilgiler gibi ellere değmesine inanasım var.

Gurbete çıkmış gurbet duygusuna gel diye el edesim var.
Zihnimde bilgiler, bilindikçe keyifleri yerindeler...

Dünyaya hep aynı yerden çıkıp gelen zaman elçisi kışa inat, yol içinde yollar, zaman içinde zaman, soğuk içinde fokur fokur kaynayasım var.

Rüyadan, düşün kapısını kapamadan çıkasım var.
Mekke’den, Medine’den; Mevlânâ’dan, Yunus’tan, Hallac’dan; aşktan, akıldan; gökten, yerden... kırk yamalı, kırk rahmani vitaminli bir rüzgâr olup kalplere, tenlere değesim var.

Kulaklarımın, Bistami’nin yüzlerce yıl öncesi sesini çıkıp arayası var.

Aşkın, duygumdan girip metinlerimden çıkası var.
Ben seni tam olarak diyemem, ölçemem. Bir şeyi ölçmek anı ister, bilirim.

Sadece uzaktan sana bakarım, gözlerimle tarihteki aksinden, içimde bir Bistami düzeni kurarım.

Ve âşıklığın, sonsuzluk temsili bilirim. Âşıkları kırağı çalmaz, hakkını helal et, derim.

Bistami deyince, otlara göklere kalplere sevinç tadında anılar serpen bir yel gibi değesim; insanlıktaki ham halleri göre göre olgunlaşmış fikirlere, arı olup konasım var saf iyiliğin ve aşkın çehresine, özüne.


Y.T.