14 Kasım 2017 Salı

KORO


Doğanın ve hayatın, derinlikte akan ve insanı bir adem olarak besleyen tınısı çoktandır yitti.

Sadelik, yalınlık yitti. Dünyayı epey zamandır bir gürültü kapladı. Hem en dayanılmazı, en çirkini, en kötüsüyle.

Silahların musikisidir insanların kulaklarını melodi diye dolduran şey.  Eski tarihlerin hiçbir döneminde silahlardan bu kadar büyük bir koro işitilmedi.

Öldürücü silahlar bu derece büyük bir sese ulaşmamıştı. Bu kerte gelişmemiş, semizlenmemiş,  insanları bu denli etkisi altına almamış, korkutmamıştı.

Silah yapımı, silaha yatırım hem ekonomik hem felsefi bir bakış açısı oldu. Bazı devletlerin ekonomileri ve varlığı silahlar konuştuğu sürece ayaktadır.

Ve silah da felsefi bir araç halini almıştır. Pozitivizmin ve onun ülkü basamağı olan ateizmin son aşamasıdır. Bu gidişata dur denmezse bu felsefe insanın içine kadar işleyecektir. İnsanı silahların gölgesinde daha kötü bir yolculuğa hazırlayacaktır.
Saçtığı zehirlerle bir yandan insanın biyolojik yapısını değiştirecek diğer yandan da dünyayı ruhiyatta şizofrenler kasabasına dönüştürecektir. Ve silah kaba ve kem bir alettir. Onun çok olduğu ve çok kullanıldığı yerde kabalık ve bönlük de artacaktır. Rahmetli Mehmet Akif, yaşasaydı, ‘medeniyet dediğin tek dişi kalmış canavar’ın nasıl iyicene semirip zombi halini aldığını görse bu mısraını değiştirir miydi bilmiyorum.

Dünyada intiharların ve uyuşturucu kullanımının oranı gittikçe artıyor. Bu durumun birçok şeyle ilgisi var. Ancak açıkladığımız şeyle alakası daha derin.

Yeryüzü, artık insanla olan uyumunu kaybediyor. Zıtlaşıyor. Birinci sebep sanırım bu olsa gerek. Silahların varlığı büyüdükçe insanın varoluşsal alanı azalıyor.

Sular çekiliyor, kirleniyor. Toprak, kimyasını kaybediyor. Ve insanlar birbirine yardım etsin diye var olan ahlak zayıflıyor. Gökyüzünün altında tüm zorluklara rağmen mutlu ve umutlu Adem ve Havva personası bir kırılma yaşıyor.
Bir şiirimde demiştim ‘İnsanın dünyadan inip gidesi geliyor.’


Adem Kalan