14 Kasım 2017 Salı

&


Yahya Kemal, Hilmi Yavuz gibi şairler daha çok kavram kültürü ve felsefesinin son şiir uçlarıdır. Teorik düzey, ameli seviyenin epey üstünde tutulur. Fikir olarak kuracakları halkayı kavramlarla tarihten günümüze sarkıtmak onlar için yeterlidir. Bu halkanın eyleme geçmesine gerek yoktur.
Akif, Necip Fazıl, Sezai Karakoç, İsmet Özel gibi şairlerinse hem kavram hem de amel tarafına önemli ölçüde dikkat ettikleri görülür. Ne de olsa insan ruhunun, fikir ve duygu kategorilerinin hareket ile taçlanmasıyla bir anlam kazanacağını bilirler. Yunus Emre örneğinde olduğu gibi.
Aslında İslam felsefesinde pratik yani ameli felsefeye siyasi felsefe de denir.  Siyasal İslamcılık teriminin daha ziyade ameli olması hasebiyle buradan beslenmişliği vardır. İbn-i Sina’nın nübüvvet felsefesi de buna benzer yönler taşır. Sadece Nazari felsefe, Siyasal İslamcılık gibi bir terime pek kapı aralamaz. O toplumu ve devleti daha çok ütopik bir sistemin içine konumlamıştır. Yani kavramsal bir düzen öncelenmiştir. Ameli taraf geri çekilmiştir. Metinsellik öne alınmıştır.

Günümüzde pratiğe önem veren Akif gibi İslamcılar ile Yahya Kemal gibi teorik yani kültürel ve kavramsal olarak İslam’ı benimseyenlerin kavgasının kökü ta buralara, Aristo’ya kadar iner. 


Yeprem Türk