Kahraman
eksenli siyaset, öncelikle bir isyan
siyaseti değil. İsyanı, yüceltmiyor. Bir başkaldırı sanatı ve bir
ihya usülüdür. Özellikle dünya geneline yayılmış veya adını duyurmuş
sosyalizmin düstursuz ve fütursuz isyan tecrübesinden sonra bu ayrımı
belirtmemiz gerekiyor. Maalesef bazen öyle anlar oluyor ki, Latin Amerika'da
ortaya çıkan bir sistem bir görüş medya organlarının yardımıyla dünyanın öbür
ucundaki başka bir medeniyetin tavır ve davranışlarına sinebiliyor. Tabii arada
bunu sağlayan ve amaç edinen bir medya sihri var. Ancak artık insanlar, kısmen
de olsa, medyanın görev ve amaçlarını çözecek birçok deneyimlere sahip oldular.
İnsan denilen varlık, inandığı veya inanacağı görüşleri ekran denilen beyaz
camdan test etmek istemiyor. Bizzat, itikadıyla, eliyle ve duygularıyla kontrol
ederek bir kanaat oluşturma yolunu seçiyor. Yani burada demek istediğim şey
kahramanın düsturlarından olan açık seçiklik, ihya edicilik; ideolojiler
vasıtasıyla bulandırılamıyor. Özellikle
İslam toprakları, ideolojiler aracılığıyla gelen ilkesiz, zanaatsız isyan
alışkanlığının ceremesini bayağı çekmiş görünüyor. Bu şekilde ortaya çıkan bir isyan, bir tarihi değiştirme arzusu, kadim geleneği bayağılaştırmıştır.
Milletin tarihi akışıyla uyuşmayan bir
kalkışmadan başka ne umulur ki, bu da bilinmiyor.
Özellikle sosyalizm kanalına hapsedilmiş hak arama
mevzuu insanları daha büyük haksızlıklar yapmaya itmiştir. Haklılar,
üsluplarından dolayı haksızlığa ve daha büyük bir vebalin kucağına
düşmüşlerdir. Velhasıl, kendi kahramanının ruhundan uzaklaştıkça, insanlık, hak aramanın ve hesap sormanın zerafetini, yüceliğini,
haklılığını, adaletini tüketip hayvansı ideolojiler içine düşürülmüştür. Bu
hayvansılık Pol Pot gibi rejimlerle zirveye çıkmıştır. Ama şimdi, bu tür şeyler
sorgulanmaya başlandı. Latin Amerika ülkelerinde sol izler siyasetten edebiyata
doğru giderek siliniyor. Özellikle
Arjantin ve Venezuela gibi ülkelerde sağ partilerin (2015) seçimleri kazanması, sol akımın
genelce kan kaybetmesi Latin Amerika düşünce ve siyasetine damga vurmuştur.
Belki de sol, insanlığı taş devrine taşıma gayreti güden ham, yabani bir şeydi.
Topraklarımızda isyan ve sol gibi kavramlar, doğudan girip batıdan çıkıp
gitmiştir. Kahraman eksenli merhamet,
adalet ve ihya sanatının görüş alanını gölgelese de yok edememiştir. Bugün bu
tutum sahada, daha da belirgin bir hale gelmektedir.
Y.T.