24 Şubat 2017 Cuma

A.


15 Temmuz Savaşı’nı, sadece tanklarla ve meydanlarla sınırlı kılmak  bu harbin anlamını bilmemektir. Onun çerçevesini gizlemektir. 15 Temmuz,  din ve vatan savaşı olmasının yanında insanlık onurunun da savaşıdır.  Ümmetin harbi olduğu kadar 15 Temmuz, insanın kadim bedenin de savaşıdır.  Gözün, aklın, duyguların savaşıdır.

Ayriyeten yüz yıldır, kapitalist sağanak altında yorulmuş yüreğin; göze hitap etmeyen ve çıkarırcasına gözü yoran kara dünya düzeninin kara görüntüsüne  karşı;  güzelliği meslek edinmiş gözün savaşıdır.

Gürültüden yorgun kulakların, kentleri gürültü atmosferine zapt edenlerin rağmına yaptığı bir savaştır.  Ak ellerin kara ele karşı çıkmasıdır.  Kara üretime karşı ak bir üretim teklifidir. Yani kara nesneye karşı ak nesne savaşıdır. Açıkçası o gece, bilim ve felsefe alanında, ilerde verimi görülecek doğru ve büyük bir çıkışın başlangıç noktası olmaya adaydır. Bu yönüyle 15 Temmuz; ilmi, ahlak ve vicdandan uzak olarak kullanan diyabolik yani şeytani zekaya karşı iyimser aklı sunmuştur. Yani o gece, kara biliş reddedilmiş yerine ak biliş önerilmiştir.

Doksan yıllık eski cumhuriyet tarihinin, milletçe, izana, akla, gönle, göze ve kulağa hitap etmediği görülmüş;  buna karşı aynı zaman da  medeniyetimizin orijinal estetik anlayışı ve duruşu kültüre ve sanata çağrılmıştır.


Y.T.