23 Ocak 2017 Pazartesi

ULU NOKTA


15 Temmuz direnişi, şahsiyetimin ve milletimin bir dönüm noktası oldu.
O gece birçok şey ‘akledenler için’ görüldü, ayrıştı, ayan beyan ortaya çıktı.
Göğün, doğanın, yerin ve toplumun anlamı insanımızda bir mantığa kavuştu.
Göğü anlamayan yer; ruhu anlamayan beden; özü ıskalayan biçim duldu. Eşini kaybetmişti.

Doğu’nun ve Batı’nın nüansları iki yaka gibi çözülmüştü.
Savaşlar arasındaki temel farklar belirmişti.
Batı insanı, ayakta kalmak için  ilkel duygu ve hareketlerini vahşice ortaya çıkarırdı. Bu içgüdüydü. Bizim geleneğimiz ölüm kalım mücadelesinde ulu bir ruha sırt verirdi. Bu da nefesti.
Birisinde yer sefilleşir, maddeleşir; diğerinde arşın gıdası yer ederdi.
O gece insanımız farklılıklarını manevi bir kompozisyona nakşeyledi.

O geceye kadar insanlarımızın farklılıkları  dünyamızın üstünde yamalar şeklinde dururken; o gece tüm farklılıklar uyumlu müthiş bir zenginliğe nefis bir kareografiye dönüştü.  

y.türk