Kurulurken,
İslamcılığı terk etmelisin. Çünkü
medeniyet ve İslamcılık bazı yer ve zamanda doğru orantıda ilerlerken, bir yerden sonra ters hareketle birbirinden
ayrışmaya başlar. Birinin oluşması için diğerinin kan kaybetmesi gerekir.
Başta, ebedi bir İslamcılıktan bahsetmek zaten mümkün olmaz. Ki İslamcılık büyük devletin güç kaybetmesi sonucu ortaya çıkmış yüzeysel bir akımıdır. Büyük Devlet, Medeniyetin koruyucusu ve yaşatıcısı olan kalın tabaka yani medeniyet yoksa İslamcılık bir yerde anlaşılır. Doğu’da çözülüş ve çöküş hatta uyanış zamanlarına tanıklık etmiş bir akımdır aynı zamanda, İslamcılık. Elbette hayatiliği İslamcılığın bu noktada inkar edilemez. Çünkü aynı kökten geçici bir süre kopmuş olanların, tekrardan aynı hayati köke yürümeleri için bir ize denk gelir, İslamcılık. Müslümanların belli bir süre yaptığı rabıtadır. Bu bakımdan Kuruluş aşaması, İslamcılığı gerektirmez, daha doğrusu hayat haline gelmeyle ilgilenir. Edebi bir İslamcılık anlayışı, medeniyet kurmayı geciktirir.
Geleceğe dair açılı kapıları kapalı
gösterir. Zarar verir. Bir karaktere ve
bir yaşam şekline ve bu yaşamı ayakta tutacak güce mesafeyi artırır. Muhammed’in (sav) Mehmet’i
olmak, bir şeyleri haber verir. Çünkü Kuruluş çağı başlar, Anadolu’da. Teori, pratiğe dönüşür. Daha açık bir ifadeyle de İslamcılık biter.
y.t