31 Ekim 2017 Salı

&



Devlet adları değişse de kültür, medeniyet öz olarak değişmez. Bayrak değişmez. Çünkü insan değişmez. Bin yıllık kültür, bin yıllık medeniyet; bin yıllık insanı temsil eder.

Platon, devletin insanına benzeyeceğini söyler. Kaç insan tipi varsa dünyada o kadar da devlet tipi var, der.

İbn-i Haldun bu meseleyi ümran ve devletin aynı şey olduğunu söyleyerek anlatır. Tek ümran tek devlet tek bayrak tek insan.

Selçuklu medeniyetindeki insan, Osmanlı devletindeki insan ve Türkiye cumhuriyetindeki insan aynı insandır. Bu devletler aynı medeniyetin aynı kişileri olan tek bayrak altında hem tarihe hem geleceğe doğru akıp giden Mehmetlerden müteşekkildir.



Y.Türk

&





Bayrağımızı sadece siyasi, politik bir yapı olarak görmemek gerekir. Kadim bir bayrak çökünce her şey çöker. Millet çöker, insan çöker, şiir çöker, sanat çöker, yaşam çöker, ümran çöker, kültür çöker, şehir çöker, kıtalar çöker. Farkında mıyız, bir medeniyet tatiline girdiğimiz şu yüzyıllık süreçte bile neler çöktü ana karamızda? İdrak çöktü. İrfan, felsefe çöktü. İnsaf çöktü. Vicdan çöktü. Medeniyet havzamız çöküntüler diyarına dönüştü. Batılı devletlere kölelik eden bir Asya bir Şark kıtasından başka bir şey kalmadı elimizde. Filistin çöktü, Kudüs çöktü. Afrika çöktü. Balkanlar dizleri üstüne çöktü. 




Adem Kalan 

28 Ekim 2017 Cumartesi

SAYI 24



Matbuat noktasında dergi çıkarmak kolaylaştı. Ne var ki aynı kolaylığı, şiir yazma açısından düşünenler de var. Bize göreyse, dergi yayımı noktasında gelişen teknolojik imkanların şiir sanatına pek katkısı yok. Çünkü şiir üretmek bin yıl önce ne ise şimdi de odur. 

Aslında bu sene, pek fazla şiir bulamadık, dergilerde. Şiir diye yazılanların çoğu çocuksu sayıklamalar ve başkalarından tevarüs edilmiş, sonsuzca yinelemesi yapılabilecek gereksiz şeyler. Çoğunun ne şair açısından ne dil ne şiir sanatı ne de çağ zaviyesinden pek kıymeti yok. Bunların da dolayısıyla bir şiir değeri taşımadığına karar verdik. Çünkü biliyoruz ki şiir sanatı bambaşka bir şeydir. İçinden gerçekten şiir akan ile bazı ufak numaralar sayesinde şiir kotaran ayrı şeylerdir.  Örneğin İsmet Özel, genç yaşlarında, askerlik yaparken, şiir yazmaya vakit bulmak için sağlam bir dişini çektirmek zorunda kalmıştı. Yani şiir meselesi biraz da böyle bir şeydir.



Yeprem TÜRK

24 Ekim 2017 Salı

ANLIYORUM



İÇİMDE UYUYAN RÜZGARI KALDIRMASI
SUYUMU DAĞDAN İÇİRMESİYLE
ELİMDE DEĞNEK TOPLUMUN DEĞERLER ORMANINA SALIP
VARSA DALLARDA YAŞAMSIZ BİR KIYMET DEĞDİRİP DÜŞÜRTMESİYLE

ARADIĞIM AKIŞKAN ÖZÜ SALMASI
GÖKYÜZÜ DESENLİ İÇİMDEN AKITIP GÖTÜRMESİYLE
BİR MELEK ELİYLE GÖNDERİP ÖZLENEN GÜZEL YÜZÜ
GECE UYKUDA ALNIMA SECCADE YAPMASIYLA

ANLIYORUM

BEN TANRI’NIN ARACIYIM
YAPAR BENLE İSTEDİĞİNİ
CENNETİN GEOMETRİSİNDEN KOPARTIP BENİ
CEMİYETİN MİMARİSİNE KATTIĞI GİBİ
OTURMAMLA KALKMAMLA HALA
MARKAM ALLAH SANAYİ


Y.Türk



21 Ekim 2017 Cumartesi

Devlet Şiiri (YILLIK'TAN)


En iyi şekilde devlet, bir milletin ortak mucizesidir. Şiir de bu ortak mucize gibi düşünmelidir. Ortak mucizeler, binlerce yıllık medeniyet ve kültür birikimini içinde taşırlar. Şiir de bu birikimi edinmek, yansıtmak, bilge olmak zorundadır. Nihayetinde son asırda, dünyada onlarca akım geldiler, geçtiler. Delice eskidiler. Devlet şiiri, bu akımların anlık gösterdiği tepkilerin, kuralların, sanat görüşünün üstünde bir yerdedir. 

Y. Türk

Üçüncü Çağ Türk Şiirinin Birinci Klasik Dönemi (YILLIKTAN)

Osmanlı klasik şiirine karşılık bugün bir Türkiye klasik şiiri doğmuştur. Osmanlı klasik şiiri nasıl Acem ve Arap şiirinden etkilenerek kendine özgü yerel bir tarz, mesela divan şiiri meydana getirmişse, çağımızdaki Türk şiiri de Batı şiiri etkisini de halesine katarak Türkiye klasik şiiri diyebileceğim bir tarz ortaya çıkarmıştır.  Ve bu, Yeni  Devlet’in ya da çağın erken dönemi diyebileceğimiz bir sanat anlayışının temelini oluşturmuştur. Ve klasikleşmiştir. Türkçenin Klasik Türkiye Şiiri’ni; Mehmet Akif, Yahya Kemal, Ahmet Haşim, Tevfik Fikret, Nazım Hikmet, Necip Fazıl, Fazıl Hüsnü Dağlarca,  I.Yeniciler, II. Yeniciler ve onların etkisine maruz kalarak ya da kalmayarak şiir yazan sonraki dönem şairleri, İsmet Özel, Ataol Behramoğlu, Osman Serhat Erkekli, Cahit Zarifoğlu, Enis Batur, Cahit Koytak, Haydar Ergülen vb. şeklinde bir tabloda göstermek mümkündür. 
Bu klasik dönemin sonrası olabilecek bir anlayışsa şiirimize ancak Doksanlar sonrası girebilmiştir. 

Y.Türk

19 Ekim 2017 Perşembe

&



 Tarih, sık sık bayrak doğurmaz. Bu bağlamda tarih sınırlıdır. Bayrak, bir milletin Hazreti İbrahim gibi sınandığı ilginç anlardan sonra başlar. Allah’ın gönderdiği hediye ile, kurban ile, bir sembol ile yani bayrak bayramı ile de sürer. Yani kırmızı, kandır; üstündeki ay yıldız da İbrahim’in bıçağının kana yansıması gibidir. Milletin bir bayrak edinebilmesi doğal, saf ve orijinal bir imtihandan sonra gelir. O durumda oluşan duygu, sınama, zor şartları aşış, bir nevi basü badel mevtten yaşama çıkış kendiliğinden o topluluğun kalbinde, aklında, vicdanında önemli bir görüntü ve geometri oluşturur. Ve bu panorama  iklimi insanın içinde ve dışında olup bitenin toplamı şeklinde bir sembol meydana getirir. Bu da zamanla bayrak haline dönüşür.


Y.Türk