2 Nisan 2021 Cuma

OLAĞAN ŞİİR, SAYI 19 İÇİN

 

Hakkımda dosya yapmış Olağan Şiir, bu sayısında.

Derginin bana ait bir dosya taşıdığı dışarıdan bakınca belli olmuyor. İçine göz atmanız lazım.

Neyse. Ben sadece savunma hakkımı kullanmak istiyorum.

Mahsum Oğrak’ın sanatımla ilgili metnine değinmek istiyorum önce. Mahsum Oğrak, Yeprem Türk’ün şiiri Kurak Bir Toprak’tır, şeklinde bir başlık atmış yazısına.

Olağan Şiir, benden ısrarla şiir isterdi. Ve çoğunlukla şiirimi de ön- arka kapağa veya başa taşırdı. Madem şiirim kurak bir toprak, insan kurak bir toprağı vitrine koyar mı? Ya da ne bileyim dergisine kurak toprak ister mi?

Mahsum Oğrak, imgeye karşı metafizik kavramında diretmemin gereksiz olduğunu, imge gibi metafizik kelimesinin de Batı’dan geldiğini yazmış. Sen oyuncaklarınla oynarken biliyordum ben bunu, çocuk!  Metafizik kavramıyla ilgili ne düşündüğümü benle yaptığın söyleşiden okuyabilirdin. Söyleşiyi bu sayıya koysaydınız okuyucu da bu konuda bilgi sahibi olabilirdi. Sana söyleşiden biraz alıntı yapayım:

Metafizik, benim için bir işin ruhu demektir. Yani maddeyi, sözü ruh yolunda yürütmektir. Metafizik ile yazan kişi imgeye ihtiyaç duymaz. Metafizik, bana şiirin nuru; imgeyse ışığı gibi geliyor. Ama huruç eden nur, ışığı da içine alır. Gene de şiir yazarken tuttuğum yolu inşa eden şey metafizik bile değil, şu an için en yakın kavram o olduğu için öyle söylüyoruz. Şimdilik bu iki kavrama mecburuz. Ne imge ne metafizikti Yunus'a şiir yazdıran. O etki başka bir şey. Gelecekte yeni bir kavram doğabilir, şiirimizi inşa eden cevheri adlandırabilir. Hep nur yardımıyla şiir yazmak istemişimdir.

Yine demiş ki Mahsum Oğrak ‘ Bir diğer kafa karışıklığı aynı şiirlerinde Yeprem Türk,  Allah, Rab yahut Tanrı kelimesini kullanıyor, işin garibi de hepsi aynı yaratıcıyı temsil ediyor.’

Şiirde Allah’ın isimlerinden bir tanesi kullanılabilir’ diye bir kural mı var? Bak, Sezai Karakoç da Doğum şiirinde  ‘Tanrı’nın işaret koyduğu yıldız… Bir çentik Allah Yolunda Atacak Damarda’ diyerek hem Allah hem de Tanrı kelimesini kullanıyor. Bu yeterlidir, sanırım. Yunus’un şiirlerine varmıyorum bile. İşin garibi de hepsi aynı yaratıcıyı temsil ediyor, demene de şaştım doğrusu. Bak ne yazmış Sezai Karakoç :

Bütün şiirlerde söylediğim sensin 

Suna dedimse sen Leyla dedimse sensin

Seni saklamak için Görüntülerinden faydalandım Salome'nin Belkıs'ın’ 

Mevzu ile ilgili olarak Fahrüddin-i Irakî’nin Parıltılar’ına ve Mevlânâ’nın Fîhi Mâ-Fîh’ine girmiyorum daha.  Bunları anlayacağını sanmam çünkü.

Hele şu tespitin akla zarar ‘Durumun vehameti  ‘Bakara’ya Tanrı da inanır’ mısrasına kadar gidiyor. Belki burada Bakara Suresinin önemini vurgulamak istemiş olabilir ama bir başka anlam daha çıkıyor. Mısradaki da vurgusu sanki Allah diğer surelere inanmıyormuş gibi bir anlam verir’ Böyle bir anlamı nasıl çıkarıyorsun, pes doğrusu. Meleklere de inanıyorum dediğimizde Peygamberlere inanmıyor muyuz yani.  Da vurgusuna gelince, ben edebiyat okudum; da, cümleye biz inandığımız gibi Tanrı da inanır anlamı katar. İstersen, o mısraı al bir edebiyat fakültesinin kapısına git, içerden çıkana sor, kimseden senin düşündüğün manada bir şey duyamazsın.  Kulaktan kulağa oynarsanız belki anlam oraya varabilir.  Oğrak’ın metninin her tarafı dökülüyor, neresinden neyi düzelteceksin ki?  Bu şimdi eleştiri mi yani?

Zafer Acar’a gelirsek. Eski arkadaşımdır. Acar, …ama duruşu sağlam biridir, Yeprem’ diyerek sanatımı harcamaya kalkmış. Her sağlam duruşun arkasında sağlam bir sanat vardır, Zafer Acar bunu bilmeli. Onun da şu sözlerini eleştireyim, kâfidir. Ne de olsa mazi saygıyı hak eder. Zafer Acar yazmış ki ‘ Yitirdik elbet yitirdik / İnsandaki doğa denilen nimeti’ (M.D.41) Yeprem, doğa temalı birkaç şiir yazıp geçmiyor, kitaplarının hemen her yerinde ağaca, çiçeğe, kuşa ve muhtelif hayvanlara yer veriyor, söz sanatlarının ekseriyetini de doğa üzerinden kuruyor.İnsandaki doğa denildiği zaman yaratılış, hilkat ya da insanın özü akla gelir. Acar’ın belirttiği gibi ağaçlar, böcekler yani tabiat değil.  Acar’ın yazısı bunun gibi birçok bağlantısızlık ve ilgisizliklerle dolu; onları da okuyucular bulsunlar.

Olağan Şiir ekibinin eleştiri metinlerini artık okumayacağım. Hakkında yazılan eserlere kastî olarak yazık ediliyor çünkü. Dergiye dışardan yazanları okumak daha doğru.

Dosyaya yazılarıyla emek veren Osman Serhat Erkekli’ye, Ömer Yalçınova’ya ve Hüseyin Kalyan’a teşekkür ederim.

 

Yeprem Türk