12 Eylül 2018 Çarşamba

İDLİB

İdlib için dönüm noktasındayız.  Bin küsur yıllık medeniyetin evlatlarının ezildiği,  horlandığı, vatanından sürülmeye çalışıldığı yeni cephenin adıdır İdlib.

İdlib, medeniyetimizin kadim bir kentidir. Vatandaşları da bizim vatandaşlarımızdır.  Aynı medeniyet kimliğine sahibiz.
Ancak doksan yıla yakın güdülen Kemalist politika bize bu kimliği unutturdu. Dış politika medeniyet eksenli sürdürülmedi. Dış politika dediğime bakmayın. Kemalist anlayış için öyle. O dış politika şimdi iç politika haline geldi.   İdlip kaybedilirse, insanımız, Türkiye’nin şehirlerinden birini  yitirdiğimiz duygusuna kapılacaktır.

İdlib, elbette Türkiye’nin güvenliği için açılmış, bir paravan cephe değildir. Öz cephedir. Ve şehir halkı da buna paralel olarak Türkiye halkının bir parçasıdır.


İdlib, medeniyetimizin öz yerleşkelerindendir. Medeniyetimiz, burada yerleşik bir düzende olmalıdır. Burası hakikaten geleceğimiz için çok önemli.  Buradan alınacak bir mağlubiyet, bin yıllık medeniyet ülkümüzün orta kuşaktaki yerleşikliğini ortadan kaldırabilir. Ve bize eski görkemli Grek medeniyetinden kalmış küçük bir Yunanistan muamelesi yapılabilir.  

Yeprem Türk