1 Eylül 2018 Cumartesi

&

Milliyetçilik ve medeniyetçilik umdesi, cumhuriyetin ilk yıllarında Avrupa’nın zihinsel haritasına göre şekillenmiştir. Bu alanlarda da aynı mantıkla devrimler yapılmaya çalışılmıştır. Ancak ne devrimler ne de milliyetçilik ve  medeniyetçilik görüşü bürokrasinin dar sınırlarından dışa taşabilmiştir. Halk, ikisine de mesafeli kalmıştır.
Türk modernleşmesinin ilk dönemleri solda seçkincilik ve Batıcılık altında ezilirken son dönemleri ise Bülent Ecevit gibi siyasetçiler tarafında Marksizm özentisi ile lümpenleştirilmiştir. 
Bu arada çeşitli modernleşme serüvenleri de yaşanmıştır. Sağ Kemalizm, Muhafazakarlık gibi Yahya Kemal ve Tanpınar düşüncesi türünden gelişimler olmuştur.   

***
Milliyetçilik ve medeniyetçilik; sol siyaset içinde kendine yeni bir anlam bulurken aynı zamanda onu daraltmıştır.
Sağ ise 1990’lardan itibaren kendini daha net göstermeye başlayan İslamcı siyasetle, bu kavramları farklı anlamlarla yoğurmuştur. Medeniyete ve millete bakış açısını değiştirmiştir. Örneğin medeniyet deyince İslam medeniyeti, millet deyince de İslam milleti anlaşılmıştır.
Aslında bu da Kemalizm’in ortaya çıkardığı tefrite karşı bir ifrat durumuydu.

**
İslam tarihi, insanların Peygambere bakarak, onu örnek alarak bir kişilik geliştirdiklerini ve millet olduklarını söyler. Muhammed’in Mehmed’i olmak gibi. Orijinal bir terkiple bir millet olma şekli gibi. Her çeşit rengi ve toplumu içinde barındıran bir İslam toplumudur, bu kamu.
İslam milleti diye bir şey dile gelmişse bilin ki millet olma başarısızlığındandır. 
İslam milleti, modern zamanlarda Ümmet kavramının karşılığıdır. Ümmet şemsiyesi altında birkaç millet olma şeklini gösterebilir Ümmet.  Aynı ümmet iki milleti, iki medeniyeti aynı Ümmet çatısı altında yaşatabilir.
Çünkü millet tek devlet , tek medeniyet çatısını ve tek vatan parçasını gerekli kılar.
Ama ümmetlik de bu şart değildir.

Y.Türk