31 Ocak 2018 Çarşamba

&




Ten, damdır sanılır. Yanılınır.
Yağmur sularını sızdırır.
Delik büyüsün, ten açılsın, göçsün istenir.
Üste düşecekse ille de yağmur, hakiki gökten olsun, denilir.

Bazen yaş 40, tenden ve dünyadan büyüktür. Bu sebeple hep gökler gözlenir.

Bazen öyle bir cümle kurmak istersin ki kırk yaşlarının içindedir, onun harfleri. İnsan, onları bir araya getirmeye oraya gitmeli.
Hem yaşayana 40’a girmek mecburi. Varsa kısmeti.
Yanması gereken ateşler var orada çünkü insandan içeri.
Ancak kırk yaşının kavı yakar bazı kibritleri.
Bu yaş, biraz menkıbevidir. Bunu sağlayansa insanın bu yaşta ulu ülkü için yaptığı işleri.
Sonsuzu anlamak için parlattığı iç gözleri.
Sonsuzdur Tanrı’nın seneleri. Bazılarını insan bedenle yaşar, ruhla da diğerlerini.
Ve düşünün yine Rabbin sonsuz renklerini. Tenle gözüken geçmez üçü beşi.
Ve nerdedir, sevginin sonsuz gerisi.
Bitimsiz yazan Allah kalemi.

Bu dünya bekanın bir balkonu. Şöyle görüp gitmiş gibi.


Y.Türk