7 Aralık 2017 Perşembe

KUDÜS


Kudüs bizim ezeli ve ebedi davamızdır. Ne daha önceki dönemlerimizde ne  Selçuklu ne de Osmanlı devirlerinde bu dava kesintiye uğramıştır. Türkiye de bu davaya katılabildiği kadar dahil olmuştur. Ancak bu yüzyıllık süreçte Kudüs konusunda etkili bir duruş ya da eylem ortaya çıkmamıştır. Siyonizmin, Osmanlı Devleti’nin parçalanmasıyla başlayan Kudüs işgali artarak devam ediyor. Ve bugün Kudüs, Sezai Karakoç’un bakış açısıyla söylersek insanlığın ortak şehri olmaktan çıkmaya doğru gidiyor.

Kudüs, metafizik bir şehirdir. Bir yönüyle gökte yapılıp yere indirilmiş gibidir. İnsan yapılırken bir şehir de şehir yapılıyorsa bu durumun en yetkin örneği Kudüs olmuştur. İnsanı kavrama, hissettirme ve içinde yaşatma yönünden Kudüs, doğuştan yetenekli bir şehirdir.  ...Musa’dan İsa’ya, İsa’dan Hametül Enbiya’ya devrederek gelmiştir. Kudüs, işte bu devirin, son devirin,  son ve ebedi durağın yani İslam’ın şehridir. Kur’an’ın şehridir.

Anlayışımıza göre Mekke, Medine ve Kudüs; yeryüzünce eda edilen üç ulu rekat gibidir. Dünyanın üç büyük secdesidir. Ve Kudüs aziz bir secde olarak, asla Yahudi postallarına açık bırakılamaz. Çünkü bu bir secde davasıdır.
***
Din yorgunu değiliz.
Kudüs yorgunu değiliz.
Secde yorgunu değiliz.
Bilhassa bunların her daim tazesiyiz, ışkınıyız.
***

Kudüs konusunda çok çetin ve yüksek bir problemle karşı karşıyayız. Ancak bilelim ki inancı sağlam ve bir olan Müslümanlar için bu yükseklik pek de aşılması zor bir engel sayılmaz. 


Y.Türk