14 Haziran 2017 Çarşamba

Hakkımı al benim haksızdan


MUHACERET


Rabbim
Hakkımı al benim haksızdan,
Ekmek demeden emek verdiğim
Al benim haksızdan,
Gökte hilal var, on dört aralık
Hakkımı al benim haksızdan
...



Hayata karşı naif ve kurucu bir nazar şekli var İbrahim Tenekeci’nin. Bu da şiirlerine yansıyor. Son zamanlarda fark ediyorum, Türkiye’nin durumu değiştikçe şairlerdeki nazar şekilleri de dönüşüyor. Kimi, siyasi cephelerin de etkisiyle dilini sekterleştirip sivriltirken, bazıları da İbrahim Tenekeci gibi  daha insani boyutlara taşıyor. 

İbrahim Tenekeci’nin çıkış yıllarında, duruş olarak onu en iyi anlatan şiiri ‘Mutluyum, çünkü galip gelmedim’ dizesiyle başlayan şiiriydi.  Yani yenilgi ile zafer büyüten,    ‘inna Fetahna..’ yı kalplerin fetihleri bağlamında konuşturan bir şiir anlayışı vardı Tenekeci’nin genelce.

Şimdiyse  ‘hakkım al benim haksızdan diyerek aslında ikinci aşamaya geçiyor, Tenekeci. Sanırım Türkiye’nin maruz kaldığı bitmek bilmeyen düşmanlıklar, bu hece şairini derinden etkilemiş. Mutluyum, çünkü galip gelmedim’ anlayışından ‘al hakkımı haksızdan’ aşamasına geçilmiştir, Tenekeci şiirinde. Ve bu deyiş farkı, şairde bir kırılma oluşturmuştur. Gerçi al benim hakkımı... ibaresi Süleyman'a (as) hitaben  Süleyman kıssasında geçer. Ve Mevlana bunu, Mesnevi'nin üçüncü defterinde güzelce yorumlar. 

Bundan sonraki aşamada İbrahim Tenekeci, buradan şiirine yeni bir söz alanı açabilir.  Tenekeci şiiri için yeni bir ağız aslında bu durum.  Bu dili daha da keskinleştirebilir. Çünkü, şairin bazı yeni ilhamlara açılması, şairi odun bulmuş ateşe döndürebilir.






Yeprem Türk