Osmanlının
çöküş devrinden sonra millet olarak sade suret değiştirirken, Türkiye’nin
kuruluşuyla birlikte sıret de değiştirdik. Osmanlının son zamanlarında üstte başta başlayan
dönüşüm, sonraları Batılılık olarak ruhu da sirayete koyuldu. Türkiye başlangıcından bu yana siyasette,
Batıcılık, sanatta Paganizm, halk arasında ümmetçilik gibi birçok mecraya
uğradı. Batılılaşma, bu zaman aralığında en çok semizlenen ideoloji oldu.
Osmanlıdan kalan İslamcı damarsa, harf değişikliği ve eğitim sisteminin baştan
aşağı eskiye mugayir bir şekilde yenilenmesiyle ınkıtaa uğradı. 1950’den
sonra tekrar ufak ufak filizlenmeye başladıysa da ümmetçi damar, onun ayağa kalkması, 2000’leri buldu. Ve 15 Temmuz
Direnişi ile de varlığını sağlamlaştırdı. Bundan sonraki Türkiye'nin özünün bu
olacağını gösterdi.
Ve
asıl ruh değişikliği Türkiye’de 15 Temmuz’dan sonra oldu. Özellikle Batılılar bunun farkındalar. Batılı devletler,
Türkiye’yi yüz yıldır Batılılaştırmakla ve onu belli bir süre öz değerlerinden ayrı tutmakla kendi şer emelleri açısından pek de iyi etmediklerini
düşünüyorlar şimdi. Çünkü şu şekilde bir kan tazelenmesine yol açtıklarının biliyorlar. Önce Türkiye’yi dinden uzaklaştırmakla tamam iki nesli pert edip,
çürüğe çıkardılar. Ancak onlardan sonra gelenler, İslam’la yeni tanışmış gibi
bir enerji elde ettiler. İbn-i Haldun’un zamanında tespit ettiği dağdan inen,
güçlü, İslam’a susamış ataları Türklere benzediler. Ancak bu kez, asrın kendine özgü
başka bir diliyle, dağlardan değil Anadolu’nun modern şehirlerinden geldiler. Yeni bir nefesle Anadolu semaları altında
uyandılar. İşte İslam dünyasını sırtlayacak yeni soluk, bu.
Y.Türk