Coğrafyalar değişiyor, insan değişiyor. Doğrusu şudur: Önce insan
dönüştürülüyor, sonra coğrafyalar değiştiriliyor. Son birkaç yüzyıldır,
toprağın insan mayasındaki etkisini iyi bilen Batılı siyasetçiler, doğu
coğrafyasını ve insanını karşılıklı olarak neredeyse baştan yaratmaya
çalışıyorlar. İslam topraklarında her yüzyılda bir yeni coğrafi ve kültürel
konumlar belirliyorlar. Her asırda, Doğu’da, yeni devlet ve millet dilimleri
oluşturuyorlar. Coğrafyayı, bir imkana değil, zindana dönüştürüyorlar.
Necip Fazıl’ın diliyle söylersek, Büyük Doğu ailesini parçalıyorlar.
Mehmedileri ayrı ayrı ülkeler şeklinde bölmelere ayırıyorlar. Oysa birçok
parçaya bölünen bu coğrafyalar birbirlerine karşı farklı soylardan gelmiyorlar,
temelde, amca coğrafya, anne coğrafya, yeğen coğrafyalar olarak duruyorlar.
Ve coğrafya ile birlikte insanımızın güzellik ve değer algıları
değiştirilmeye zorlanıyor. Vatan, millet gibi kavramların milletimizdeki
değerli akislerini silmeye matuf çalışmalar yapıyorlar. Bu arada birçok kadim
duygumuz, kavramımız, yargılarımız kırılıyor, dökülüyor.
Ancak, bu gidişin devam edeceğine, 15 Temmuz sonrası, inanmak pek makul
değil. Çünkü 15 Temmuz ile Batı siyasetinin Türkiye’ye akışı kesildi. Şimdi
aynı akışın diğer coğrafyalara olan kısmını da kesmesi gerekir Türkiye’nin.
Y.Türk