15 Temmuz Direnişi, 1453 ruhu gibi bir kapıyı milletimize açmıştır. Ona yükseliş çağını
başlatmıştır. Buna inancımız o kadar çoktur ki. Tarif etmeye kalemimin gücü
yetmez. Dediğim gibi 15 Temmuz Direnişi bir yazı, bir metin hareketi değildir.
Tamamen ruhtan gelen bir cereyanla hayat bulmuştur. Bir felsefeci veya bir
düşünür onu yazmış, belli bir grup da onu tatbik etmiş değildir. Elbette edebi
veya fikir olarak bir alt yapısı her zaman olmuştur. Örneğin komünistler,
Marks’ın metinlerinin tiyatral oyuncularıdır. Marks yazmış onlar oynamıştır.
Oysa 15 Temmuz Direnişi, halkın ruhunda uzun yıllar içinde pişip İslam tarihinin tam ortasına düşmüştür. Bu nedenle 15 Temmuz bir ümmet ruhu hareketidir.
Ruhumuz yazmış, bedenlerimiz ona uygun hareket etmiştir. Varoluşumuzda olan kadim
fikir ve eylem şekli ya da insanlığın alnına yazılı değişmez ruh ve eylem
bütünlüğü ilkesi gibi.
Yazımın girişinde 15 Temmuz
Direnişini 1453 temalı ilan etmiştim. Ancak bu yükseliş, dış şartlardan ziyade
ruhta huruç etmiştir. Millet olarak kişiliğimizi kavileştirmiştir.
Yeprem Türk