10 Haziran 2016 Cuma

KİŞİLİK MİLLETİ: BAŞKANLIK SİSTEMİ


Eskiden İmparatorluklar parçalandığında beyliklere ayrılırdı, imparatorluğu taşıyan sütunlar beylikler şeklinde yine aynı imparatorluk aynı medeniyet toprağı üzerine parça parça dağılırdı.  

Birbirinden belli ilkelere göre ayrılmış topraklar üzerinde yaşayan bu beylikler nihayetinde aynı uygarlığın çocukları olmaktan da öte gidemezdi. Belli bir zaman sonra yeni bir siyasi anlayış etrafında büyük bir medeniyetin şemsiyesi altında tekrardan toparlanmaları da zaten bunu gösterirdi. 

Osmanlı imparatorluğuysa beylikler şeklinde değil cumhuriyetler şeklinde dağıldı. 

Ortak kişilik bir anlamda etnisitelere bölündü. İmparatorluktan cumhuriyete geçildiyse de aslında bir uygarlık çemberi olayıydı. Yeni gelen siyasi yapıya mecburen ayak uydurma deniyor bunun adına. Uygarlıkların doğasında da böyle bir şey vardır zaten. Buna ayak uydurmayanlar ortadan kalkar. 

Önce parlamenter sistem şimdi de başkanlık sistemi gibi hani. Gelişme bu yönde. Buna, İbn-i Haldun’un nazariyesiyle de bakarsak uygarlık çemberi denmektedir. 

Kişilikle millet olma anlayışı da aslında bu tutumun bir parçasıdır.  Başkanlığı gerekli kılmaktadır. Öte yandan başkanlık sistemine geçiş, Osmanlının beylikleri merkeze taşıması kadar zor bir sürece benziyor. 

Bu geçişten Irak ve Suriye’deki toprakların etkilenmemesi olanaksız gözüküyor.



Y.T.