Kuruluş
dergisi ziyadesiyle şifahi bir dergi gibi duruyor. Ama bu, o anlamda bir
şifahilik değil. Kütüphanelerin kendi özgül alanına hapsedilişi, ilmin
taşınmayacak kadar çoğullaşması belki de çoğu kez gereksizleşmesi insanları pragmatik davranmaya itti. Ama bana öyle geliyor ki,
bilimin ve sanatın aşırıca ve ayrıntılarla uzmanlaşmaya gitmesi, disiplinler
arasında bütünlüğü de koparttı. Toplumun her bir alanı ve disiplini kendi
içinde ayrı bir dil oluşturarak ayrı kompartımanlara ulaştı. Bir zihniyeti yani
tüketti. Belirttiğimiz şifahi kültüre erişme ise bu dağılan zihni yapıyı veya
bütünlüğü tekrar toparlamak adına Doğu karakterlidir. İkinci şifahi dönem
dediğimiz çağımız, bence Doğu’nun söz söylemeye başlamasının bir başlangıcıdır.
Çünkü Batıcı başlayan modern zihniyet ,hayatın asgari olarak sahip olması gereken
bütünlüğünü dağıttı, atomlarına dek ayrıldı.
Mehmetli
Devleti adlı uzun bir şiir yazmış biri olarak söylüyorum. Şu aralarsa Türkiye üstüne şiir yazıyorum.
M.D., Türkiye’nin karşıtı ya da o olursa bu olmaz şeysi değildir. Selçuklu,
Osmanlı, M.D. ve Türkiye arasında içerikte bir anlam farklılığı yok. Türkiye de
M. D. de olur yani. Sanırım M.D. ‘yi bana söyleten de Kuruluş’un ayaklarının bu
şifahi sütun üzerinde olmasıdır. Şifahi kültürden bakarsanız Türkiye, Mehmedi
bir devlettir, Osmanlı Mehmedi bir devletti, Selçuklu Mehmedi bir devletti.
Milletimiz daim Mehmedilerdi. Siyasa da kültür de devletin içinde
barınan dünya da yüzyıllardır bu derin kökle hep kan tazelemiştir, doğru olan durum budur.
Y.Türk