Zafer Acar’ın hazırladığı şiir
yıllığı kalın bir yıllık. Neredeyse yedi yüz sayfa. Kendiliğinden kalın değil
aslında yıllık. Eski dönemlerden devreden şeylerden dolayı bu şişkinlik. Eskinin
deşarj edilmeyen elektriği var bu yoğunlukta. Mesela önceki dönemlerde dışarda bırakılan
mecralar ilk kez yıllığa girmiş bu toplamla. Son yüzyılın yıllıklarında
ideolojiler hatrına unutulan şeyler geri dönmüş yani. Söylemeliyim ki,
cumhuriyet aklının üstüne taşmış yıllık, bu ötelenen yerlerden toplanan
malzemelerle. Yıllık, güzel ve dengeli bir amacı murad etmiş. Bir medeniyet,
bir millet toplamı olmak için uğraşmış. Bunun bir örneğini bizde on yıl
öncesine kadar görmek rüya olurdu. Örneğin Mehmet Doğan’ın yıllıkları cumhuriyet
şiiri yıllığı bile sayılabilemez.
Cumhuriyet şiiri içinde sadece bir mahfilin,
sosyalist şairlerin yıllığı olarak adlandırılabilir en çok. Baki Ayhan T.’nin
yıllıkları bu tutumun biraz sulandırılmış, ehlileştirilmiş halinden başka bir
mana ifade etmezdi. Değil ki bahsi geçen bu yıllıklar bir medeniyet bir millet yıllıkları
olabilsin. Duygu, fikir, tarz
faşistliğinden öteye gidemedi bu yıllıkların edindikleri kazanım. Bu ülkenin
şiir zekalarına böyle yazarsan alırım şöyle yazarsan yıllığa almam gibi
işmarlarda bulundular. Belki de bu dışlama kuvvesiyle Müslüman şairlerde bir
IŞID etkisi yaratmak istediler. Sırf, işte bunlar zaten böyle demek için. Ama
Anadolu şiir damarı böyle bir şeye zaten izin vermezdi. Sabırla, iyilikle, güzellikle alınacaktı, yol. Sanırım bunu sonradan anladılar. Aynı idrakle de yıllık hazırlamayı
bıraktılar.Bu tarz işlerden el çektiler. Şimdi köprünün altından çok sular
akmış gözüküyor. Ve akmaya da devam ediyor. İdeolojili şiir yıllıkları yerini doğal olarak medeniyet şiir
yıllıklarına bırakıyor. Dil ve Edebiyat yıllığı bu pencereden önemlidir. Ancak
yıllığın birçok zayıf yanı var. Poetik metin alıntıları yıllığın bahsettiğimiz
varoluş sebebine uymuyor. Ve bu yazılar neredeyse son yirmi otuz yılın bilinen durum
yinelenmesidir. Amaç yeni ama birçok malzemesi de eski yıllığın. Lafı uzatmak
istemem. Yıllıklar adına ayrı bir açılım
ibaresini hak eder mi bu yapılan iş bilmiyorum. Gerçekte yüzyıllardır varlığı bu
genişlikte, bir edebiyatımız vardı bizim. Buna toptan medeniyet edebiyatı ya da Türk edebiyatı ve
periferisi diyorduk. Bu bakımdan bu yıllığa cumhuriyet şiiri ilgisi dahilinde
bakmaya içim el vermiyor. Yazık edeceğimden korkuyorum. Gene de bu
yıllık eskilerin imparatorluk şimdikilerin devlet ekolü, yolu dedikleri medeniyet
yıllığıdır. Bu açıdan bir uyanışın, genelce de bir istemin yıllığa yansımasıdır. Bu tür şeyler, sadece şiir
için değil, daha pek çok sahada bir medeniyet içinde bir millet olma zamanlarında ortaya çıkar. Küçük büyük
birçok mecradan, sesi neredeyse kısılmış, sönmüş dillerden bile şiirler
seçilmiş. Aslında bu şiirler her ne kadar da, misal Lazca yazılmış bile olsa duyuş ve varoluş
olarak tek bir milletin şiir kökenindedir.
Yeprem Türk