8 Nisan 2018 Pazar

&


Öz özlemi diye bir şey vardır, Topraklarımızda. O, milletimizin hayalatında dile gelmektedir.  Öz, yeni ve gelecekteki bir medeniyetin mayasıdır. Hayattır. İnsanlıktır. Yeni bir yaşam şeklidir. İslam’dan neşet edecek yeni bir medeniyet  ışkınıdır. Bu hülyanın taşıyıcıları ve ortaya çıkarıcıları ise Mehmetlerdir. Mehmetler, dünyanın, yaşamın ve insanın manasını en sehli mümteni yoldan anlatabilen insan türüdür.  Ve bu idea, medeniyet  aynı sehli mümteni yoldan ortaya çıkmalıdır. Medeniyetler bir  tasarımla, çabayla  var olurlar. Ve öz, hem varlık olarak hem de mana olarak dile gelmek ister. Yani bir tohum çiftçiyle başak şairin eliyle de mana kazanmak ister. Ve bu mana halka doğrudan ulaşmaya yatkındır. Yani öz medeniyetimizde fikir, insanın kulağına sehli mümmetini bir yolla ulaşmalıdır. Kurduğumuz medeniyetler ki bu yıllara kadar hep bu yolla vücut bulmuş, yaşamış, sürmüştür. Kalıcılığını bu şekilde sağlamıştır. Sehli mümteni çünkü; arı, duru, doğru gibi anlamları etrafında toplamıştır. 

y.t.  


&


Medeniyetler bazen ruh tazeler. Yolu tekrar düzeltmek adına bunu yapar. Bir bakıma tarlaya ekili başağı hasat eder, ama bir sonraki sene için de tohumu tekrar toprağa bırakma gereği hisseder.  Bir başak başlangıcına böyle döner.
İzi ve yolu kaybeden karıncalar, gerisin geri başlangıç noktasına gelirler ve yolu doğrultarak tekrar yürürler.

Yol izini yitirdiğinizde hakikate ulaşmak için  başlangıç noktasına ihtiyaç var. Yani abı hayat ruhuyla sıkı buluşulmalıdır, bu çağlarda. Zamanımızda medeniyet, zaman ve mekan kavramları çoğu kere Batılı aydınlar gözüyle tanımlanmıştır. Zaman ve mekan üzerine yapılan Batıcı içtihatlar ile kendi zamanımızı ve mekanımızı tam idrak edemeyiz. Kendi çağımızı ve mekanımızı idrak etmek için kendi yolumuzu kendi değer ve kavramlarımızla tekrar kurmalıyız. Başlangıcın kan tazeleyen yurduna intikal etmeliyiz.


Son yüzyılda Kurtuluş Savaş’ı ve 15 Temmuz Direnişi ana mecrada Türkiye’nin gideceği yol haritasını belirlemiştir. Birer başlangıç çizgileri olmuştur.


y.t.

1 Nisan 2018 Pazar

HAYAT ADAMI


Bildiğin bilgi
Bilmedi seni
Anlamak kimi?
Esmeye yol bulamamış yeli
Üflemiyor doğa seni
Ey sesinde melek olan kişi
Ne olur
Sen de bilinme ki

Dünyadaki gamın 
Beka duvarına vurdu nemi
Senle de salata durdu
Kemale erdi demek ki
Üstünden çekilirken üstelik
Yavaş yavaş hayat güneşi
İçinde Tanrı
Bırakarak gitti izi
Sen cenneti özlüyorsun artık
Cennet de seni

Tanrı dememiş mi
Meta olsun insan olsun
Ehline saklarım hazinelerimi
Çektiğin acılar
Sonraki kuşakların işine yarar
Üzülme emi

y.t.

İLİM


İnsanı Tanrı ile tanıştırmadan
Yıkıldı gittiyse bilgi
Meleklerle geri dönmeli

Bir müziğin peşrevi olarak
Görüp kendini
Zekanın yüksek tepelerinden
Kalbin derinliklerine doğru
Bırakmalı bedenini

Kağıtlara yazıldığı kadar
Çektiğiyle bilinen
Hırpani darmadağın
Aşka armağan

İnsanda inançla esmeli
Püfür püfür rüzgar gibi

Gelmeli Allah’ın
Yanık dertli ilimleri
Bizi alıp Simurg gibi
Tanrı’ya götürmeli



y.t.

23 Mart 2018 Cuma

&


Ruhum buraya kadar biraz tutuktu. Şimdi zincirlerini kırdım. Şenlendirdim. Yaş kırkla mülk de başağa erdi. Kaderse biçti. Ey mübarek tabiatlı yaş, ağaç gibi meyveyi vermeyi sevdin. Sanatı, şiiri, ticareti kalp kurallarıyla yapmayı öğrendin. Yumuşaklığı ve sağlam fikirliliği ilke edindin. Su ne kadar dağ soyundan, olgunluk ne kadar Tanrı geometrisinden, anladın. Elbette bu yaşı övmen ne büyüklenmeden ne kibirden. Roma’da olgun yaşlara önem veriliyordu. Cicero, yaşlılığa övgü dolu sözler sarf etti. Ancak bunlar gerçek manada bizim medeniyet bilincimizden uzaktı. Bilindi ki, İbrahim küçük yaşlarda olgunların hazır ve sapık düzenlerine başkaldırdı. Onu yerle bir etti. Ancak peygamber-i Ekber’in de ilk sırrını açtığı kişi şerefli ve olgun kişi Haz. Hatice validemizdi. İslam ilk neşesini bir olgunun kalbinde buldu. Küçük yaşlarda, O'ndaki mucizeyi fark eden hem beden hem mana bakımından olgunlaşmış Bahira oldu. Tanrı’dan sonra doğru yoldaki anne, baba dinlenmelidir. İslam’da sıralama böyledir. Bu da olgunluğa Tanrı’nın biçtiği başka bir kıymettir. Ama kırk yaş, bunların da ötesinde hakikati bilebilme kuvveti ve sabrıdır. Daha çok kulluktur, daha çok hiçliktir. Allah’ın büyüklüğünün nasıl da her yeri kapladığına dair işaretler ve izler gören bir batın ve zahir mevsimidir.  Hakikat üstünde giden bir insanın hakikati hangi aralıkta daha iyi kavrayacağına dair bir yaşantı ve bilgi çeşididir. Ama yine de ben, metinlerimde bu yaşın bilgisinden ziyade duygusunu, gönlünü vermeye çalıştım. Dünya  ve hayat, sırf dil ve metin değil, dedim.

y.t.



17 Mart 2018 Cumartesi

AFRİN



15 Temmuz gecesi şehitlerle başladığımız diriliş ve kuruluş ruhuna yine Afrin’de  şehitlerle devam ediyoruz. Afrin Osmanlıların İznik’i gibidir. İznik Osmanlıya muştu olarak gelmişti. Osmanlının dirilmesinde, gelişmesinde ona moral vermişti. Şimdi aynı hadiseyi Türkiye, Afrin’le yaşıyor.

15 Temmuz Direnişi gecesi sonra gelen ilk gün, uzun bir aradan sonra Türkiye’nin ilk aydınlık ve umut vaat eden sabahı oldu. Aynı sabah bugünlerde Afrin’de de gözüktü. Yüzyıldır Afrin’i kabus gibi saran kimsesizlik ve yıkılmışlık hissi yerini yavaş da olsa umuda, sevince bıraktı. Ritim değişti Afrin’de. Cihanımızın sırrı azar azar aşikar oldu.

Gelecekte Afrin, İznik kadar tarihi bir görev görecek, hatırla yad edilecek. Eski Horasan, Tebriz, Buhara gibi anılacaktır.
Dirilişe ve kuruluşa verdiği ivmeden dolayı, tarih ona payındaki fethi, mutluluğu ve fazileti verecektir.

Ve sonra Balkanlardan da bir İznik bir Afrin ışığı yükselecektir. Daha oraya sıra gelmemiştir.



y.t.

AFRİN



Avrupa, Yüzyıl öncesinden İslam coğrafyasına düğüm attı. Ekonomiyi, siyaseti, sanatı, aydını kazığa bağladı. Bu düğümü çözmek hakikaten zordu. Büyük bir basirete, direnişe ihtiyaç vardı. Avrupa aynı düğümü yıllar içinde ipi daha da çekerek sıkıştırdı, kör düğüm haline getirdi. 

Ve 15 Temmuz Direnişi, bu düğüme inen kılıç olarak düğümü ortadan ikiye biçti.

Bir asırdır, İslam topraklarına ayrılıkçı hareketlerle ve terör örgütleriyle diken dikmeye çalışanlar, toprağın altında bir bahara hazırlık yapan bu güzel tohumları göremediler. Gördülerse de onları bastırmaya, toprağın içindeki bu kutlu hazineleri yok etmeye uğraştılar.


Bugün hem Mehmetçiklerimiz hem Afrin halkı, anlayış ve bilgelik dolu bir yeni hayat için mücadele ediyorlar. Birçok düğümü çözmeye çalışıyorlar. İslam’ın mutlu ve kutlu sırrını bulmak için yolculuğa çıkmış gibiler.

y.t.