22 Şubat 2015 Pazar

ahmet murat



...
Hayatla aynı otobanda kapışmak istiyorum acilen

Emniyet kemerini söküp atmak, hız sınırından taşmak, kafa kıyak, yalnayak
... 
Ahmet Murat
 
           Ben Ahmet Murat’ın  şiirlerinde verilmek istenen anlamı sahici bir şekilde yazdığına, kendi namıma inanmıyorum. Kimsenin sahiciliğini sorgulamak haddime de değildir. Ama sadece inanmıyorum. İnanmak istesem de bu olmuyor. Çünkü ben Ahmet Murat’ın, günümüzün burjuvatiklik ve  haz işgaline uğramış insanların sahip oldukları ağız tadını sadece iyi değerlendirdiğini, onların ağızlarına layık ilahiler hazırladığını düşünüyorum. Bu ağza layık şiirler yazmak, iyi bir tasavvuf şairinin düşüneceği bir şey olmasa gerek, bunu buraya ekliyorum. Çünkü şımarık, artist bir tabakadır bu belirttiğim kütle. Tasavvuf şiirinin kökence istediği çile safhasına  talip olmaları da hakikaten zor. Çoğu  söyleme de inanca da jestle yaklaşırlar.  Çilen yoksa jestin olur, kural bu. Belki cumhuriyet eğitiminin benlik vurgusu oldu bunu bu kadar geniş bir kitle üstünde ortaya çıkaran şey. Görmüyor musunuz  paçaları hep tozlu(sahici) olduğu iddia edilenler bile bu söylemin el bebek gül bebek çocukları oldular. Bu tavrı kendi ailesine götüren ilk düşünce de aslında Kemalizm’dir. Müslümanlarınsa tarihi seyirde ‘sen biriciksin, üstünsün, artistsin’ zihniyetinden rol kapıp buna ayılıp bayılmaları asla düşünülemez. A. Murat’ta böylesi iğneleyici bir üslup var. Ahmet Murat, bu hastalıktan payını almış görünüyor. Haz, hız ve müptelalık gibi çağın hastalıklarını inanca yürütüyor.

Özcesi Ahmet Murat’ın ilahilerindeki kişiliğin çoğu dizede fıtraten bozukluğu vardır.   Oysa en çok sahicilik payesini talep ve hak eden şiir tasavvufa şöyle veya böyle bulaşmış şiirlerdir.  Sadece iç alemde değil dış çerçevede de halkın birikimini kucaklamayı gerektiriyor. Mesela Turgut Uyar’ın Naat’ındaki kişilik Ahmet Murat şiirlerindeki kişiliğin çok fevkindedir. Ondan kavidir.  Allah’a yönelse de kişilik, fıtrat önemlidir. İlahi türünün marjinalize edilmesi ilahiye ne kazandırabilir ki?                                                                              



 Yeprem Türk


22 Ocak 2015 Perşembe

İDRAK




Karadan gider yanlış yaparız
Havadan gider yanlış yaparız
Sudan gider yanlış yaparız
Çünkü biz yanlış bir asırda idrak arar
Ona İslam’ı söyletiriz
         
ÜZGÜNÜM

Ey dini ile kahramanını
Önce tenhalarda gizli buluşturan
Mehmedi bir idrakla ancak  İslam’ı
Söylet temiz teknik güzel adem 

Y. Türk

14 Ocak 2015 Çarşamba

İKİ AYET

 

Gözlerime benzer şairim ben
İstedim onlar iki ıslak ayet olur
Dünyaya bir de bu pencereden bakar

Ben görürüm Allah hep görür
Çocuklar  hece halinde büyümeden
Neden öldürülür?
Belki cevaba ahali buyurur dedim

Dertlerimiz fil zaten küreğimiz  dil olsun
Bakalım yürek şeysi hala
Tarihe yürümeden  rezil neşeli
Yerinde durabilecek mi sınadım

Arkada eskiler ustası çok
Önde yeniler acemisi bile az
Onları aynı mücadelede
Ahenk edebilecek miydim

Yani aslında mesele ben değil bizdik
Bir yanımız millet
Diğer yanımız ahret
Devlete sefer edebilecek miydik

Madem anlamadınız bilemediniz
Nedir anlamı bu bendeki bakışların
Dilerim ki Allah, gözlerinizi
İki ıslak ayet edip defterinize yazsın


Yeprem Türk

7 Ocak 2015 Çarşamba

değini



Said Yavuz’un İtibar dergisinde yayımladığı şiirdeki şu iki dize Kuruluş dergisi felsefesinde. O günlerde bir şiirden büyük devletler kurulurdu/ Küçük beylikleri ortak bir mefkurede buluşturan. Çok somut ve hayati iki mısraıdır, bunlar. Küçük beylikler dediği şey cumhuriyetlerdir aslında. Modern beylikler yani. İtibar dergisini bu haliyle cesur gördüm. Açıkçası İtibar yeni yıla daha gerçekçi şiirlerle de girmiş. Hem uzağı hem yakını aynı anda görenler şiirler bunlar. Hem de cüsseliler. Ama asıl can alıcı cümleler Berat Demirci’nin Bence’in Osmanlıcası adlı yazısında geçer. ...kişilikle ulus inşa etmek gibi bir modelin, Fransız İhtilali’ne benzemediğini anlamak bize düşmeliydi..vs. Berat Demirci Kuruluş dergisi okumadığından böyle söylüyor, sanırım.  Bu toprakların insanları Mehmet kişiliğinde mayalandı, mayalanmaya devam ediyor. Kişilik önemli bir vurgu çünkü. Örneğin Anadolu milleti dar çerçevede oluruz ama asıl noktada eksik durur bu. Biz, insanımıza ve milletimize yer yön isimleri vermeyi İslam ile şereflenince bitirdik. Irak veya Suriye, Irak ve Suriye’de yaşayanların ortak kişiliklerini yansıtmaz. Yer isimleri olarak vardır. Ve millet fikri de buralarda ziyadesiyle oluşmamıştır. Gerçekler bunu bize gösterir. Kişilikle millet oluşturma anlayışı Horasan’ın yani Doğu’nun Fransız İhtilali’ne karşı yaptığı karşı bir devrimdir. 

 

Salih Can

6 Ocak 2015 Salı

Fitne Çerçisi

Bugün devlet güçlenmiştir, bundan halkım adına endişe duyuyorum’* der bir şair. Gerçekten güçlendi devlet, ne ederiz ola. Yıksak mı yerle bir etsek mi acep devletimizi? Hem Batı dünyasının hem de bu şairin kalbi soğur.  Ben ömrümde bundan daha şizofrenik  bir laf duymadım. Bölücülükte bir zirveyi temsil eder. Aslında bu cümleyi sahibinin boynuna dolayıp maşeri vicdana göndermek lazım.  Bu toprakların ruhuna aykırılıkta ancak bu kadar olunur yani. Eminim bu devletin halkı da onun adına endişe duyuyordur. Halk da biliyor ki güçlü diyerek endişe duyduğun devlet, ne Alman’ın ne İsrail’indir. Halkın kendisine aittir.  Halk ile devlet karşıttır gibi şeyler, tam bir paramiliter mantıktır. Amerika aklı. Düşünelim; Peygamber devleti karşısında peygamber halkı. Ne kadar uygunsuz bir misyon. Biz bir kere Mehmetli milleti ve  Mehmetli halkıyız. Devletimiz de Mehmetlilerin devletidir. Kültürümüz Mehmetli kültürü, medeniyetimiz Mehmetli medeniyetidir. Bunlar arasında belli mesafelerde farklılıklar olur ama karşı karşıya gelecek denli kılıç kaldırmalar yoktur. Biz bu bütünlükten hal olayı nedeniyle koptuk. Bu bütünlüğün ne demek olduğunu şu an anlayamıyoruz. Bugün tekrar bu vahdetin arefesindeyiz. Devlet, kültür, medeniyet gibi kavramlar yeniden halk tarafından tek kalem ihya ediliyor. Halkı kışkırtan bu tür şairlere rağmen, halk devletine sahip çıkıyor. Çünkü halk, devlet yıkılınca kabağın kendi ve din-i mübinin başına patlayacağını biliyor. Günümüzün şairi hedonist bir muhaliflik ve popülistlik kıskacındadır. Allah hidayet versin ne diyeyim.  Amerikan muhalifi de değil üstelik. Kendi kavram ve geleneklerinin muhalifi. Devletçiliği ve gelenekçiliği halk, kendi el yordamıyla tesis etmeye çalışıyor. Son yüzyıllık tarihte entelektüeller fitne tohumu ekerken  ilk kez halk, devletçilik; devlet de halkçılık yapmıştır. Bizim devlet ve halk ilişkisi aslında gelenekte bu tavır üzere durur. Devlet, halkın kendi eliyle inşa ettiği gemisidir. Sağlam halka sağlam gemi. Biz Kuruluş dergisi olarak bir buçuk yıl önce Devletçi Kuşak adlı metni yazdığımızda bu gemi sağlamlaştırılıyordu. Günaydın olsun.  

*Hakan Arslanbenzer.


Adem Kalan 

4 Ocak 2015 Pazar

Ömer Yalçınova


AYRILIĞIN 1. YILÖNÜMÜ


Bu yıl uyumalısın çam çiçeğim hüthütüm çemenim

Seninle boş yere dişlerimiz  kırık vazo gibi

Çizdiğim çemberin dışında

Her vakit çamurdan budaktan varestesin

Bu yıl kendine güzel bir çanta beğenmelisin

Çam kokulu dudaklarına ruj

Benim olan serçe parmağına altın bir  yüzük

Ve benim olmayan endişelerle yeni dünyanda

Gözlerini açar yummazsın güzelim

...                                                                              

                                            (Türk Şiiri  2006 Yıllığı, Büyük Harf Yayınları)


Şiirin sonrası işaret ettiğim yıllıktan okunabilir.  Ömer Yalçınova’nın ilk şiirlerinden sayılır, Ayrılığın 1. Yıldönümü.  Dil bakımından temiz ve cins bir şiir. Zaten Maraşlıların sanat geninde bu var.  Hem sadelik hem özgünlük. Bireysellikle özgünlük göz aldatabilir belki. Mesela  bu şiirin habis olduğu düşünülebilir ama değil. Bir akım içinde yer almaması da şiirin, buna neden olmaz. Şiir bana bizden Ergin Günçe’yi hatırlattı. Yabancılardansa İsveç Şair Edith Södergan kırgınlığını ve inceliğini.  Temeli sağlam şiirin. Her vakit çamurdan budaktan varestesin, dizesi yerine örneğin Kurtuluş savaşının kaşındaki çiçek, mısraını pekala koyabilirsiniz. Yani şiirin yapısının, tema zenginliğine elverişliliği ve Türkçeyi koluna dolaması, istediği gibi kullanması bakımından imkanı çok geniş. Açık hareket ediyor. Gerçi şiirlerini kitaplaştırdığında Ömer Yaçınova, şairin şiirleri üzerine daha net konuşacağız. Şairin geciktirmeden şiirlerini kitaplaştırmasını umarız. 


Salih Can